Translate

4 Kasım 2015 Çarşamba

Hastalıklara Karşı Bakış Açısı - Hasta Kendiniz İse



          Bu yazımda hastalıklara bakış açısı yazı dizimin 4. yazısı olan hasta kendiniz ise neler olduğunu, neler yapabileceğinizi, neler hissedebileceğinizi elimden geldiğince aktaracağım. 

         Hastalıklara karşı bakış açımızı çevremizde ki hasta olan bireyler, hastalıklar, yaşadığımız çevrede ki tıbbi gelişmeler, sağlık imkanlarına ulaşma düzeyimiz etkiliyor. Bir zatürre gelişmiş bir ülkede tedavisi mümkün bir hastalık olarak nitelendirilebiliyorken gelişmemiş, tıbbi imkanlara erişimi zor olan bir çevrede ciddi bir hastalık olarak nitelendirilir. 

         Bir de bazı insanlar tanırız ki hastalık hastasıdır bazıları ise gerçekten kötü olduğunu anlayana kadar doktora baş vurmaz. Bu da bir bakış açısı. Grip vb. hastalıklar ya da tedavisi mümkün hastalıklarda işler tıbbi imkanlara ulaşmada sorun yaşamayan insanlar için kolay yürüyor, bu tip bir olay da psikolojimiz çok fazla etkilenmiyor. Benim bahsetmek istediğim süreç ise ölüm riski olan hastalıklara karşı olan bakış açımız.

          Daha önce ki yazılarda söylemeyi unuttuğum bir şey olduğunu fark ettim. Hastalığın öğrenildikten sonra bireyin yaşadığı evreler. 
           
           Bu evreler; Şok inkar etme dönemi; bu dönemde hastalık                                                         kabullenilmiyor, reddediliyor.
                              Kızgınlık duyma dönemi; hastalığın neden onda                                                   ortaya çıktığı sorgulanıyor.
                              Keder duyma, depresyon; hastalık                                                                           kabullenilmeye başlanılıyor ve                                                                               bireye üzüntü veriyor.
                              Kabul etme dönemi; hastalık tamamen                                                                    kabulleniliyor ve iyileşmek için                                                                             çözüm yolları aranılıyor.
                              Hastalıkla savaş dönemi; verilen ilaçlar,                                                                 kontroller hayatın önemli bir parçası                                                                       haline geliyor bu dönemde yaşanacak bir gerileme bireyde                                  büyük sarsıntıya sebep oluyor.
                              Terminal dönem; iyileşme şansının bittiği ölümün vukuu                                    bulacağının kesinleştiği dönem.

            Bu dönemleri yaşama süresi ve bir sonra ki döneme geçişi kişiden kişiye değişebiliyor. Kimi birey şok döneminden hemen sonra kabul etme dönemine geçebiliyor. Kimi birey ise aynı şok döneminden sonra aylarca kızgınlık ya da aylarca depresyonda kalıp kabul etme dönemine çok çok geç geçebiliyor. 

          Bir sağlıkçı olarak size söyleyebileceğim şeyler ise; hastalığınız ne olursa olsun bu hastalığa yakalanan ilk kişi siz değilsiniz, muhtemelen tek kişi de siz değilsiniz ve son kişi de siz olmayacaksınız. Yukarıda yazdığım dönemlerin bir kaçını büyük ihtimalle yaşayacaksınız. Fakat daha önce de söylediğim gibi iyileşilemeyecek değil geç kalınmış hastalıklar vardır. Yaşadığımız bu dünya da tek değilsiniz büyük ihtimalle bir aileniz, arkadaşlarınız, sizi seven bir çevreniz var. Size bir şey olduğunda üzülecek, yasınızı tutacak kişiler. Hastalığınızı öğrendikten sonra şöyle düşünebilirsiniz kimseye söylemeyeceğim bana acımalarını istemiyorum. Bu durumlarda insanlar birbirine acımaz birbiri için üzülür. Bunu bilin istedim. Çıktığınız yolculukta yanınızda birinin olması hiç kimsenin olmamasından kat be kat daha iyi. Yine de saklamak istiyorsanız siz bilirsiniz. Güneş hiç birimiz için doğmuyor ya da batmıyor. Her gün gördüğünüz kuşlar sizin için uçmuyor. Milyonlarca yıl boyunca insanlar öldü ve doğdu doğada hiç bir şey değişti mi, hayır! Sizden sonra da değişmeyecek bu yüzden değişmesi gereken sizsiniz. Koştuktan sonra ciğerinizi yakan hava sizin, güldüğünüz gözler sizin, söylediğiniz kelimeler sizin. Bu şans sizin. Her ne olursa olsun savaşma görevi sizin. Karamsarlık kimseye bir şey kazandırmadı bu zamana kadar, size de kazandırmayacak. Bu yüzden yerinizden kalkıp koşmalısınız ciğerinize çektiniz sizin olan o havayla gülümsemelisiniz hayata çünkü bu hayat sizin! Zaman zaman kötüleşebilirsiniz, ümidinizi kaybetmemelisiniz çünkü 5 dakika sonra ne olacağını bilemeyiz. 

                                                                                  GÖKSU YILAN