Translate

26 Ağustos 2015 Çarşamba

Stres Sizi Tüketmesin!



               
               Stres dünya üzerinde ki tüm insanların ortak sorunudur herhalde. Yediden yetmişe hepimiz stresliyiz. Aktif olarak yaşadığımız bu olayın üstüne yazılacak ve çizilecek çok şey var aslında ama ben kısa tutmaya çalışacağım.

              Stres bireyin iç dengesiyle dış dengesinin çatışma hali aslında. Mesela dışarıdan gelen yoğun baskı karşısında siz hiçbir şey yapmıyor ve sadece yapmayı düşünmekle kalıyorsanız gittikçe stresli hale gelirsiniz, bu durum sizde bir süre sonra gerek fizyolojik olarak; vücudunuzda egzama gibi belirtiler verir ki biz buna psikofizyolojik hastalık diyoruz ( nedir bu psikofizyolojik hastalıklar diyorsanız bir kaç yazı sonra onu da yazacağım) gerek psikolojik olarak belirtiler vermeye başlarsınız; içe kapanma ya da hırçınlaşma gibi. Strese esasen vücudun kendini koruma mekanizması diyebiliriz. Bu mekanizmasız bir birey yok çünkü bu bizim vücudumuzun bir parçası...

             Stresi bir sorun olarak değil de birlikte yaşanması gereken bir olgu olarak görürsek her şey daha kolay olacaktır. Bu birlikte yaşamaya stresi makul düzeyde tutmakta diyebiliriz.

           Stresli olduğunuzda şu belirtileri görebiliriz;
           Karar vermede zorluk,
           Güvensiz hissetme özgüvende sarsılma,
           Sigara ve içkiye eğilim,
           Sorundan kaçmaya yönelik hareketler uyumak ya da ortamdan uzaklaşmak,
           Öfke krizleri
           Sık sık düşüncelere dalma,
           Hayal kurmada yoğunluk.

          Bunlar dediğim gibi stresle yaşamayı bilmediğimizden kaynaklanan aşırı stresli olan bireylerde ortaya çıkan belirtiler. Bu belirtiler kişi de olmayabilir, biri olabilir, hepsi olabilir. Neticede hiç birimiz aynı değiliz!

         Stresle yaşamayı öğrenmeliyiz derken tabi ki de gel strescim birlikte biraz takılalım birbirimizi daha yakından tanıyalım, hatta aynı eve bir çıkalım birlikte yaşamaya başlayalım değil. Hayatınızın bir parçası olduğunun farkına varmalı gerekli durumlarda ona müdahale etmelisiniz. Stresi belirli düzeyde tutmak bireye işini yapmada katkı, hayatını sürdürmede istek sağlar. Yani stresin azı makbul. Çoğu ise küçük bir çocuk gibi, istediği ise sizi zora sormak ve bunu yapana kadar da durmamak, önemli olan stresi eğitebilmek yani. :)

       Stresle birlikte nasıl yaşamaya başlarız? Bir kaç ipucu;
       Olumlu düşünmeye başlayın kötü olaylar sadece sizin başınıza gelmiyor değil mi :)
       Mümkün olduğunca duygularınızı paylaşın,
       Zamanı kullanmayı öğrenin, (bilmiyorsak eğer yazısı çok yakında geliyor:))
       En iyisi olmak için değil kendiniz için en iyi olun,
       Yaşadığınız, çalıştığınız ortamı düzenleyin,
       Spor yapın, beslenmenize özen gösterin,
       Başa çıkamadığınız olaylar için yardım isteyin unutmayın bir elin nesi var iki elin sesi var!
       Çözemediğiniz problemleri biran önce çözün ya da hayatınızdan çıkartın!
       Stres kaynağınızı bulun ve neden sizde stres yarattığının farkına varın olayı çözümleyin.
   
       Bunların haricinde bir çok şey sizin stresle başa çıkmanıza yarar sağlayabilir bunu siz zaman içinde fark edeceksiniz, işinizi değiştirmek, oturduğunuz muhiti değiştirmek hatta kendinizi değiştirmek stresle başa çıkmada etkin bir yol olabilir.

       Unutmayın; biraz stres sorun çözmeyi, çok stres sorun yaratmayı sağlar...
                     
                                                                                                                                                                                                  GÖKSU YILAN
         

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Ben üzüldüğümde midemde mi üzülüyor?

          Bu gün yataktan kalktınız her şey çok güzel olabilecek durumdayken her şey bir anda sarpa sardı. Olmaması gereken tüm olayalar oldu, üzüntünüz hat safhada... Belki ağladınız belki de susmakla yetindiniz ve o da ne? Her üzüldüğünüzde karşınıza çıkan karnınızın sol tarafında ki o korkunç kramplar...
           
         Siz üzüldüğünüzde mideniz de bunu hissedip üzülüyor mu, birlikte yas mı tutuyorsunuz yoksa?
       
       
 Biz canlılar tek hücrerilerden çok hücrelilere kadar olan hayatta kalmayı başaranlar zamanla evrime ayak uydurarak hem kendimizi hem sinir sistemimizi geliştirdik. Bu sinir sistemi Periferal Sinir Sistemi ve Santral Sinir Sistemi olarak ikiye ayrılıyor. Santral Sinir Sistemi dediğimiz sistem omuriliğin içinde olan ve iyi korunan ana sinir sistemidir. Santral Sinir Sisteminin omurilikle korunmasının bir nedeni budur bu sisteme gelecek bir zarar kalıcı ve büyük olur. Periferik Sinir Sistemi ise omuriliğin içinde olan Santral Sinir Sisteminin uzantılarıdır parmak uçlarınıza kadar ilerler. Periferik Sinir Sistemine gelecek bir zarar yönettiği organ ya da bölgeyi etkiler. Vücudumuz bu sinirlerin koordineli çalışmasıyla bir uyum içindedir. Bu sinirlerin verdiği iki tepki vardır sempatik ve parasempatik cevaplar. Sempatik sinirler sizi uyarır, heyecanlandırır, ya kaç ya savaş cevabıdır. Parasempatik sinir cevabı ise bir şey yok, olduğun gibi takıl cevabını verir yani Paramsepatik cevap derki "sakin dostum!"
         
       

          Gelelim midemize. Midemizde her organımız gibi bu sempatik ve parasempatik cevaplardan yeterince nasibi alıyor ve ona göre kendi cevabını veriyor. Örneğin mideniz sempatik cevap devredeyken kendini kapatıyor, 5 dakika önce kendinizi aç hissediyordunuz fakat şuan yemek yemek istemiyorsunuz ardından devreye giren parasempatik cevapla tekrar acıktığınızı hissediyorsunuz. İşte bu cevaplar dahilinde siz aşırı üzüldüğünüzde, aşırı öfkelendiğinizde ya da aşırı stresliyken midenizde içinde bulunduğunuz duygu durumun gerek hormonlarınız ve gerekse sinir sisteminizin üzerinde yarattığı etkiden nasibini alıyor ve kafasına göre kasılmaya başlayarak size ağrı veriyor. Aslında bu midenizin size doğal yollardan verdiği bir sinyal. Size olduğunuz durumdan çıkmanız gerektiğini eski halinize dönmeniz gerektiğini çünkü normal olanın bu olduğunu söylüyor.
       
          Böyle durumlarda olduğunuz durumdan sıyrılmak hem kendinizi hem midenizi yatıştırmak en iyi çözüm. Çünkü zaman içinde midenizin verdiği bu ağrı çeşitli hastalıklara dönüşebiliyor; gastrit, ülser ve bu hastalıkların tetiklediği diğer hastalıklar.
       
           Benim tavsiyem şu ki; ortamdan uzaklaşın,
                                             ilginizi başka şeylere yönlendirin,
                                             ılık bir duş alın,
                                             açık havada bir yürüyüşe çıkın,
                                             sevdiğiniz bir insanla sohbet edin,
                                             sevdiğiniz bir aktivite yapın,
                                             nefes egzersizlerini deneyin
                                             varsa gastrit ilacınızı alın
                                             asidik yiyeceklerden uzak durun
         
            Burada ki amaç hem siniriniz, öfkeniz, üzüntünüz ya da stresinizi hafifletmek hemde vücudunuzun bu duygu durumlara verdiği tepkileri azaltmak ve hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek. Duygularınızı ve vücudunuzu yönetmek sizin elinizde yani.
 
      Önemli olan siz ve sağlığınız bunu unutmayın dünyada ki hiçbir şey sizden ya da sağlığınız değerli değil. 
                                 
                                                                                                                                                                                                        GÖKSU YILAN

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Psikiyatri hemşiresi nedir, ne yapar?

     Psikiyatri hemşiresini anlatmadan önce şöyle günümüze kadar psikiyatride insanlık neler yapmış onu anlatmak istiyorum.

     İnsanoğlu zamanın ilk yıllarında psikiyatrik olarak hasta olan bireylerden uzak durmuş, içine şeytan vb. ruhani varlıkların girdiğini söylemiş, onları sürgün etmiş ve dışlamıştır. Bu davranış hastanın daha da kötüye gitmesine sebep olmuş ve hastalığa dair bir adım atılamamıştır. Günümüze doğru ilerlediğimizde bu hastaları tedavi etmeye kalkan ilk insanlar büyücüler, şamanlar, ruhani liderler daha sonra kilise ardından da sağlık çalışanları olmuş (çok şükür ki). Büyücüler içine ruhani bir varlığın girdiğini söylediği bireye çeşitli işkenceler yapmış, zulümler etmiş ve ruhani varlığı çıkartmak uğruna hasta bireyi katletmiştir. Film sektörüne malzeme olan şeytan çıkarma ayinleri de kilise tarafından hastalara uzun yıllar uygulandı. Bu uygulamalar 17. yüz yıla kadar devam etti akıl hastalarını iyileştirmek en sonunda hekimlere devredildi.
       
      Üstat Phlippe Pinel 1795 te akıl hastalarının gördüğü kötü muameleye dur dedi ve çağdaş psikiyatri gelişmeye başladı. Akıl hastaları daha normal daha insancıl koşullarda hekimler tarafından tedavi edilmeye başlandı.
        
       Avrupanın Avicenna olarak tanıdığı sevgili İbn-i Sina psikiyatri alanında da önemli araştırmalar, sınıflamalar yaptı. Avrupanın akıl hastalarına karşı uyguladığı sert tavra karşı Doğu; akıl hastalarını dışlamayı reddetti, tedaviyi planladı ve yaygınlaştırmayı sağladı.
      
      Ülkemizde ilk akıl hastanesi Fatihte ikincisi 1500 yılında Kanuni tarafından açıldı. Akıl hastaları bimarhanelerde müzik ve su sesiyle tedavi edildi. Modern tıpın gelişmesiyle hemşirenin rolü sağlıkta arttı günün 24 saati hastayla birlikte olan hemşire Ruh Sağlığı ve Psikiyatri hemşiresi olarak öne çıkmaya başladı. II. Dünya Savaşından sonra ise özel bir alan oldu.
       
        Psikiyatri Hemşiresi ruh sağlını korumada, geliştirmede ve bu alanda ki hastalara hemşirelik bakımını vermekle yükümlü sağlık personelidir.
    
  Psikiyatri Hemşiresi;hastanın ilaçlarını almasını sağlar,
                                    vücut gereksinimlerini karşılamasını sağlar,
                                     terapötik iletişim sağlar,
                                     hastanın hastalığına dair semptomları gözlemler,
                                     hastanın normale  uygun davranışlar sergilemesine                                                yardımcı olur,
                                      hastaya psikolojik olarak destek verir,
                                      hastanın davranışlarını analiz eder,
                                      gerek hastaya gerek hasta yakınlarına rehberlik ve                                                 rehabilitasyon sağlar.
                                     
 
          Psikiyatri hemşireliği diğer hemşirelik alanlarına göre daha farklı ve daha ilginçtir. Zira akıl sağlığı yerinde olan bir hastaya bakım vermekle akıl sağlığı yerinde olmayan bir  hastaya bakım vermek çok farklı şeylerdir. Amacın hastaya bakım vermek ve sağlığı yüceltmek olduğu hemşirelikte en zor alanlardan biri olan Psikiyatri hasta popülasyonu yüzünden bir nebze tehlikeli ve ilginç hale gelmektedir. Bu alan gelişmeye çok açık ve durdurulamazdır zira insan psikolojisi sonu olmayan dipsiz bir kuyudur. Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliğinin biran önce hak ettiği yeri bulması dileğiyle...
   
                                                                                                                  GÖKSU YILAN

Not: Psikiyatri hemşireliğiyle ilginen arkadaşlar için bir kaç site önermek isterim ilgililere;
         Psikiyatri Hemşireleri Derneği
         Psikiyatri Hemşireliği Dergisi
         Türkiye Psikiyatri Derneği
         Psychiatry Research

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Blog Sahibi?

Herkese öncelikle Merhaba.

      Ben Göksu Yılan.
   
      Sınıfta hadi tanışalım diyen öğretmene karşı ne gereği var tanışmanın deyip kendini tanıtırken iki lafı bir araya getiremeyen o öğrenci benim. Bir sonbahar çocuğu olarak 1993 yılında doğdum. Üniversiteye kadar olan eğitimimi Zeytinburnunda sürdürdüm. Şuan İstanbul Gelişim Üniversitesinde Hemşirelik bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. İlgi alanım ise Ruh sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği.
 
       Bu bloğu açmamın sebeplerinden biri ilgi alanım doğrultusunda insanlara ulaşmak :) İnsan psikolojisini seviyorum ve gereği kadar ilgi görmediğini düşünüyorum. Günümüz hemşirelik standartlarında ülkemizde yerini bulamayan bu hemşirelik alanı gelişmeye çok açık fakat yeteri kadar ilgi görmüyor. İleriye dönük planlarım arasında bu alanda ilerlemek, Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliğine katkıda bulunmak var.
   
      Bunun haricinde şiir yazmayı seviyorum, bir gün çello ve piyano çalmak istiyorum. Spor yapmayı seviyorum, çello ve piyano gibi bir gün Kendo ile de uğraşmak istiyorum.
 
      Kulağıma güzel gelen her müzik türünü dinliyorum. En sevdiğim parçalardan bir kaç tanesinin linkini koyacağım belki bakarsınız?
   
      Başta iki lafı bir araya getiremeyen yazmıştım değil mi, gerçekten bir araya getiremiyormuşum :)

      Bana ulaşmak isterseniz eğer e-posta adresim olan goksuyilan@gmail.com dan ulaşabilirsiniz.

      Neler yaşayacağımızı bende bilmiyorum takipte kalın :)

                                                                                                                        GÖKSU YILAN

     2 Cellos - Mombasa
     2 Cellos - Human Nature
     Fazıl Say - Kara Toprak
     Korn - Get Up!
     Knife Party - Internet Friends