Translate

8 Ekim 2015 Perşembe

Hamilelikte Psikoloji



            Hamilelik, yeni bir birey dünyaya getirme biz kadınlara verilmiş en güzel şey olsa gerek. Kadın vücudu o kadar donanımlı yaratılmış ki hem kendini idare edebiliyor hemde içinde ki diğer canlıyı. Hamile kalındıktan sonra günler sayılmaya başlıyor, cinsiyet merak ediliyor, isim düşünülüyor, gırla yapılacak iş yani. Fakat bu sırada kadın vücudu kendini bebeğe uydurmaya, bebeği büyütmeye ve korumaya çalışıyor. Annenin ihtiyaçları bu dönemde değişiyor, daha çok yemek yeme isteği uyanıyor, aşeriliyor, mide bulantısı oluyor, hormonal farklılıklar oluyor, anne hem vücut olarak hem birey olarak değişiyor.
           
          İnsan embriyosunun kadın vücudunda doğuma kadar geçirdiği süre 36-40 hafta arası oluyor genelde. Bu süre zarfında embriyo anne karnında büyüyor, besleniyor ve gittikçe bir bebeği benziyor aslında. Ve süresini tamamlayınca da doğarak anne vücudundan bağımsız olan hayatına başlıyor. Hamileliği süre olarak incelediğimizde daha kolay anlayabilmek ve keskin farklılıkları ayırabilmek için üçe ayırıyoruz bunlara trimester (dönem) diyoruz, her bir trimester üç aylık döneme karşılık geliyor.
          
          Gelelim ilk trimestera, bu trimester annelerin anne olacaklarını öğrendiği, şaşırdığı, karmaşık duygulara ev sahipliği yaptığı dönem. Bu döneme hatta ambivalans(zıt) dönem bile denilebiliyor çünkü anne bir çok zıt duyguyu bu dönemde yaşıyor. Mide bulantıları oluyor. Karnının büyümesi anneyi korkutabiliyor, eski kıyafetlerinin olmaması üzebiliyorken, anne olucağı için mutluluk, heyecan hissedebiliyor. Aynı zamanda bu dönemde çevresinin hamileliğini bilmesini, çevresinin onu desteklemesini bekliyor. Bu dönem annenin bebeği doğuracağına ya da doğurmayacağına karar verdiği dönemde. Duyguların karmaşık olması çevreden dengesizlik olarak görülebiliyor, birey 5 dakika önce hamileliğine sevinirken 5 dakika sonra ağlıyor olabiliyor.
         
          İkinci trimester (ikinci 3 aylık dönem); bu dönemde annenin bulantıları hafifliyor hatta geçebiliyor, karnı iyice büyüyor ve aynaya baktığında kendini, karnını diğer hamile bireyler gibi görüyor, bebeğin hareketlerini hissetmeye başlıyor ve bu ona mutluluk veriyor. Zıt duyguları ilk trimester gibi yaşamasa da hala bazı hareketleri şaşırtıcı olabiliyor. Normalde umursamadığı bir davranışı ya da sözü umursayabiliyor, alınabiliyor hatta kızabiliyor. Diğer hamile bireylerle konuşmak, bilgi almak istiyor. 
          
         Üçüncü trimester; hamileliğin en zor evresidir denebilir. Vücut tamamen değişiyor ve bu anneyi zorluyor, hareketlerini kısıtlıyor. Anne hamilelikten yorulmuş fakat bir o kadar da hamileliğe alışmış oluyor. Bebeğine bir şey olacağı korkusu yaşıyor bu yüzden dışarı çıkmayı istemeyebiliyor. Ambivalans (zıt) duygular kendini tekrar gösteriyor ve anne doğumu düşünmeye başlıyor, bebeğini doğurmak istiyor fakat  doğumdan korkuyor. Çevresinin bebeğe karşı tepkisini düşünüyor, bebeğine karşı olacak olumsuz bir davranışı kendisine yapılan olumsuz bir davranış olarak algılayabiliyor. Bu dönemde eşin desteği çok önemli bir hal alıyor, eş anneye yanında olduğunu, onu desteklediğini, bebeği beklediğini ve ikisini de seveceğini hissettirmesi gerekiyor.
          
         Bu dönemlerden sonra; gerçekleşen doğum, bebeğin sağlığı, annenin sağlığı, çevrenin tepkileri ve bebeğin istenilip istenmemesi annenin psikolojisinde rol oynuyor. Lohusalık denen dönemde anne aşırı duygusal ve duyarlı oluyor. Kendi kendine üzülüp nedensiz ağlayabiliyor. Bebeğine bakma konusunda endişelenebiliyor, desteğe ihtiyaç duyuyor. Ve bunları da atlattıktan sonra bebeği içeren bir yaşam tarzı oluşturuyor. Kadının vücudu yavaş yavaş eski haline dönmeye başlıyor hormonları, psikolojisi ilerleyen zamanlarda tıpa tıp eskisi gibi olmasa da eskiye yakın hale geliyor zaten tamamen eskisi gibi olması beklenmiyor çünkü artık o bir anne. :)

                                                                                                                                                                                                      GÖKSU YILAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder